Ben, Kirke  ★★★★☆

Ben, Kirke ★★★★☆

04/06/2021 0 Yazar: athena

“Ozanlar benden, erkek kahramanın karşısında diz çöküp merhamet dilenen bir kadın olarak bahsetti hep; ilaç katarmışım tatlı şaraplarına, büyüleyip domuza çevirirmişim hızlı giden gemilerin tayfasını, baba evini unutturur, sılaya kavuşmalarına müsaade etmezmişim. Ne demeli, kadınlara haddini bildirmek ozanların en sevdiği vakit geçirme biçimidir; yerlerde sürünüp ağlamazsak gerçek bir hikâye olmazmış gibi.

Ama yanılıyorlar, yanılıyorsunuz: Cadılık illa nefret, kıskançlık ya da başka türlü bir kötülükten doğmaz; ben ilk büyümü aşkımdan yapmıştım.

Ben, Helios’un kızı, Aiaie Cadısı Kirke. Hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını bekledim. Bulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar. Ve bir gün, artık bu dünyaya dayanamayacağım, diye düşündüm.

Bunun üzerine denizin derinliklerindeki kadim bir tanrı seslendi: Öyleyse çocuğum, başka bir dünya yap.”

Yunan mitolojisinde geçen tanrılardan uyarlanmış bu kitap, okurken insanı ilahi dünyasının etkisi altına alıyor. Bir kitap sizi içine çekebilir, kahramanlarla beraber kendinizi oradaymış gibi hissettirebilir ya da sadece okuyup geçebilirsiniz ancak ben bu kitabı okurken kendimi bir mitin içinde yaşıyormuş gibi hissettim. Kitabın kapağında da yazıldığı gibi, hakikaten, Kirke’nin büyüsü altına girmiş gibiydim. Daha önce hiç insanı okurken bu kadar dinlendiren bir kitap okumamıştım.

Roman tek bir hikaye etrafında dönmüyor. Zaten hayatını okuduğumuz Kirke yüzyıllardır yaşayan bir tanrıça. Onun yüzlerce yıl boyunca başından geçen birkaç hikayeyi okuyoruz. Güneş Tanrısı olarak bilinen Helios’un bir nymphadan doğma kızı olan Kirke, kardeşleri arasında hep hor görülmüş. Ölümlülere benzeyen sesi, Tanrıçalara benzemeyen “güzelliği” ve diğer Tanrıların yapabildiklerini yapamamasıyla sürekli alay edilmiş. Tam hayatının aşkını bir ölümlüde bulduğunu sandıktan sonra da, hayatı bir daha asla eskisi gibi olamayacak şekilde değişiyor. Kendini keşfetmesini, güçlerini kullanmasını öğrenirken başından geçen talihsizlikleri okuyoruz.

Kirke diğer Tanrılardan çok farklı. Ne kendisine adak adanmasında ne de dua edilmesinde gözü var. Hatta sevgililerinden biri olan Odysseus onun için “İlahlığından  bu kadar hoşnut olmayan bir Tanrıyla hiç karşılaşmamıştım.” diye bahsediyor. Her ne kadar diğer Tanrıların yapabildiklerini yapamasa da, Tanrıların yapamadıklarını da Kirke cesareti sayesinde yapabiliyor. Olimpos Tanrılarına bile kafa tuttuğu maceralarına şahit oluyoruz.

Ben, Kirke’yi almadan önce çok araştırdım. Okuduğum en güzel kitap, Goodreaders’a göre 2018’in en iyi kitabı tarzında yorumlar gördüğümden, beklentilerim çok mu yükseldi bilmiyorum ama şahsen okuduğum en güzel kitap demezdim. En sevdiğim kitaplardan biri olabileceğini söylemekle yetineyim. Özellikle mitolojiye ilginiz varsa çok beğeneceğiniz bir roman.