Reign ★★★★☆
“Long may she reign!”
Reign, bölümleri yaklaşık 40 dakikalık ve 4 sezondan oluşan tarihi bir dram dizisi. Babasının ölümüyle daha bebekken Kraliçe unvanına kavuşan İskoçya Kraliçesi Mary’nin iktidara geçene kadar yaşadıkları anlatılıyor dizide. Bunun dışında tarih sevenler için Fransa, İskoçya ve İngiltere tarihinin yanında Avrupa tarihine etkilerini de gözlemleyebileceğimiz, entrikalarla süslenmiş ilgi çekici bir dizi. Türkiye’de alışık olduğumuzun aksine, tarihi kurgu biraz da fantastik ögelerle desteklenmiş ve ortaya izleyiciyi bir sonraki bölüm için merakta bırakan, oldukça sürükleyici bir dizi çıkmış.
Diziyi bir dönem dizisi olarak ele aldığımızda, özellikle başlarda, çok başarılı bir yapım olduğu söylenemez. Aynı kulvardaki popüler dizilere göre prodüksiyonunun çok daha sınırlı olduğu göze çarpan özelliklerinden biri. Sanki Vampir Günlükleri izliyormuşsunuz havası veren müzikleri de bu sınırlılıkların başını çekiyor. Bir an 16. yüzyılda, saray politikaları ve Avrupa siyasetini izlerken, peşi sıra araya giren günümüz pop şarkıları beni izlediklerimin etkisinden destursuzca çıkardı.
Kraliçe unvanlarından ötürü olsa gerek erkeklere kök söktüren, izlerken “Yürü be!” diye haykırarak feminizmin damarlarınızda gümbür gümbür atmasına sebep olan sahneleri çokça izliyoruz. Birbirlerinden çok da hoşlanmayan İskoçya Kraliçesi Mary ve Fransa Kraliçesi Catherine, bu alanda liderliği kucaklıyorlar. Oyuncuları da çok takdir ediyorum, duyguyu geçirmede başarılılar.
Tarihi bir iktidar mücadelesi ve dolayısıyla entrikalarla dolu bir dizi olmasına rağmen insanı strese sokan ve geren bir dizi değil. Karakterlerin birbirleriyle iletişimi ve Kraliçe Mary’nin zekası sayesinde kendinizi yiyip bitirmiyorsunuz ki bu, dizinin en sevdiğim özelliği. Mary zamanını evlenme yaşı gelene kadar bir manastırda saklanarak geçirmiş olsa da, saray entrikalarına aşina bir kraliçe. Kendisine yapılan ya da yapılacak olan komploları öngörüp, tedbirini alıyor ve siz de diyorsunuz ki “İşte istediğim baş karakter, zeki, kararlı, güçlü, işte Kraliçe!” Alışık olduğumuz dizilerin aksine, karakterlerin gizli kapaklı işler çevirmek yerine birbirlerine karşı açık ve dürüst olmaları bana o kadar ilginç geldi ki bir entrika dizisindeki karakterlerin arasındaki ilişkiler nasıl bu kadar sağlıklı olabilir diye hayrete düştüm. Kimse öğrendiği bir kozu elinde sıkı sıkıya bilmem kaç sezon tutmuyor, aynı bölümde ya da taş çatlasın sonraki bölümde, eteğindeki taşları döküveriyor. Tabii bunun da etkisinin olabileceğini düşündüğüm bir diğer soruna geliyoruz: İçerik.
Ben peş peşe izlediğimden midir bilmem, içerik kalitesi dengeli bir dağılım izlemiyor. Bir bölümde oturmuş kralların ve kraliçelerin ülkelerinin geleceğine karar vermelerini, yeni ittifaklar kurup eskilerini bozmalarını izlerken, diğer bölümde ergenlerin kaprisini seyrediyoruz. Bu tutarsızlık bana diziyi bıraktırmadı, henüz. Sonraki sezonlar için çok daha büyük beklentiler içindeyim.
Not: Dizi ilk sezonda fena değil, izlenir derecesindeydi ancak şuanda 3.sezondayım ve çok daha iyi gidiyor. İzlemenizi rahatlıkla tavsiye edebilirim.