The 100 ★★★☆☆
“May we meet again.”
Dünya’da nükleer bir savaş çıkmıştır ve Dünya barındırdığı radyasyondan ötürü yaşamaya elverişliliğini kaybetmiştir. İnsanlar da çareyi uzaya kaçmakta bulurlar. Bundan tam 97 yıl sonra başlıyor dizi. İnsanlık, neslinin devamını uzayda sürdürmeye çalışsa da ellerinde kalan kaynaklar artık yeterli gelmez. Yiyecek ve oksijen ihtiyacı gitgide artmaktadır. Uzaydaki yönetim kurulu, seçilmiş başkan Jaha’nın önderliğinde birtakım önlemler almak durumunda kalır. Bu önlemler, nüfus kontrolü ve kaynakların tüketimi çevresinde şekillenir. Örneğin her ailenin yalnızca 1 çocuğu olabilir ya da bir doktor, ameliyat sırasında bile olsa bir hastaya önceden belirlenmiş miktarda ilaç verebilir. Herhangi bir erzak ya da enerji israfı suç olarak kabul edilir çünkü kullanımı sınırlıdır. Bu kuralları çiğnerseniz ve 18 yaşından büyükseniz uzay boşluğuna atılırsınız. 18 yaşından küçük iseniz de hücrelere alınırsınız.
Uzayda yaşamın devam etmesi her geçen gün daha da zorlaşınca, yönetim kurulunun yeni kararlar alması gerekir. Konuşulan çözümler de şunlardır: Ana gemiye bağlı istasyonlardan “seçtiklerine” giden oksijen durdurulacaktır. Bunun dışındaki tek çözüm de Dünyaya geri dönmek gibi gözükmektedir ancak yapılan hesaplamalara göre Dünyanın tekrardan yaşamaya elverişli olabilmesi için yeterli süre geçmemiştir. Uzay gemisinde bulunan istasyonlardan birine giden oksijeni kesmektense, Dünya’nın yaşanılabilir olup olmadığını görmek için birkaç “suçlu” çocuğu denek olarak kullanmak, gerekirse onları feda etmek daha cazip gelir. Eğer dünya yaşamaya elverişliyse, oraya geri döneceklerdir; yok eğer değil ise, bunu öğrenmek için 100 mahkum çocuğu gözden çıkarmışlardır.
Bileklerine yaşam faaliyetlerini gözlemlemek için bir tür bilezik takarlar ve bu 100 kişiyi Dünya’ya gönderirler. Dünyaya inip, hayatta kalınca da artık tutsak olmayan çocuklar özgürlüklerinin tadını çıkarmaya başlarlar. Doğuştan lider kızımız Clarke, ayrıca kendisi yönetim kurulundaki Doktor Griffin’in kızı olur, grubu toparlamaya uğraşırken ona bir rakip çıkar. Bellamy, yeryüzünde artık özgür olduklarını ve burada hiçbir kural olmadığını söyleyerek çoğunluğu etkisi altına alır. Gruptakileri, bilekliklerini çıkarıp uzaydakileri öldüklerine inandırmak yönünde ikna eder. Gerekçesi de şudur: Uzaydakilerin, dünyaya geldiklerinde söz verdikleri gibi özgür kalmalarına izin vermeyeceklerini ve bu yüzden Dünya’nın yaşanılabilir olduğunu öğrenmemeleri gerektiğini savunur. Clarke ise herkese uzaydakilere ihtiyacı olduklarını söyler zira dünyada yalnız değillerdir.
Dizinin akışı böyle başlıyor. İlk birkaç bölüm ergen dizisi havası verse de sonradan dizi kendini oldukça toparladı. Gayet sürükleyici, karakter gelişimleri mükemmel. Herkesin nasıl olgunlaşıp değiştiğini izlemek oldukça keyifliydi. Bomba gibi bir dizi, muhakkak izleyin diyemem ama bilimkurgu sevenleri hayal kırıklığına uğratmayacağının sözünü verebilirim.