Veronika Ölmek İstiyor  ★★★★★

Veronika Ölmek İstiyor ★★★★★

28/05/2021 0 Yazar: athena


“Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. “

Veronika dışardan bakıldığında çok renkli bir hayat süren, istediğiyle gezip tozan, mutlu bir genç kadın gibi gözükmesine rağmen aslında hiç de öyle değildi.  Veronika, her günün öncekiyle ve ertesiyle aynı olmasının hissettirdiği anlamsızlık ve bir rutinin içine sıkışıp kalmışlığın verdiği hisle, hiç sahip olmadıklarının eksikliğini hisseder ve sonunda ölmek ister. Başarısız bir intihar girişiminin ardından da akıl hastanesine kapatılır. Şizofrenlerle, panik atak hastalarıyla, intihar girişiminde bulunan diğer insanlarla başka bir deyişle “delilerle” beraber burada kalır. Buradayken doktorundan, intihar etmek için aldığı hapların kalbine çok fazla zarar verdiğini ve yakında öleceğini öğrenir.

Artık kaybedecek bir şeyi kalmayan Veronika, deli sıfatının altında, dilediğini dilediği şekilde yapmak konusunda kendini özgür bulur ve bu hayatta aslında ne istediğini, gerçekte kim olduğunu, sahiden ölmek isteyip istemediğini sorgulamaya başlar. Veronika’nın kalan bu kısacık zamanda kendisini yeniden keşfetmeye başlamasını okurken, insan dönüp de bir kendine bakıyor: “Aslında olmak istediğim yerde miyim? Hayatımla ne yapıyorum? Elimdekiler bana yetiyor mu, yoksa daha fazlasını mı istiyorum? Başkaları için mi yaşıyorum, kendim için mi?”

Veronika ömrünün kalan son haftasında ilk kez yapacağı deneyimlerin heyecanını yaşarken, son kez yapacaklarıyla vedalaşır. Yaşamın her bir anının ne kadar da kıymetli olduğunu, hayatımıza sıkı sıkı tutunup onu mutlu olduğumuz şekilde yaşamamız gerektiğini hatırlatan düşündürücü bir kitap.

Anlatımı oldukça akıcı. Üzerine defalarca düşüneceğiniz, belki hazmetmeniz dakikalar sürebilecek cümlelerle dolu. 1-2 kere elinize aldığınızda bitirebileceğiniz bir kitap. Karamsarlığa düştüğünüzde sizi oradan tutup, çıkmanıza yardım eden bir el.

Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika’yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.”