Gözyaşı Ustası ★☆☆☆☆
Netflix’de yazıldığına göre 78 ülkede bilmem kaç hafta zirvede kalmış bu filmi çok merak ederek açtım. Tam şöyle insanın ergenlik duygularını kabartan bir romantizm filmi izlemek istiyordum. Bunun için çok uygun bir filmmiş gibi geldi. Lakin yine kitabından uyarlanarak yapılan bir yapımın daha gazabına uğradım. Bir roman uyarlaması olduğunu bilmiyordum filmi açtığımda ve klasik “Kuzu kurda aşık olur.” muhabbeti olduğunu düşünerek heyecanla izlemeye başladım. Bir kez daha anladım ki, kitaptan uyarlama diziler yine bir yere kadar anlaşılıyor ama uyarlama filmler olmuyor. 648 sayfalık bir roman, 1 saat 45 dakikaya ne kadar sığdırabilir ki?
Daha fazla memnuniyetsizliğimi dile getirmeden filmin konusundan bahsetmek istiyorum. Nica, küçükken geçirdiği bir trafik kazasında anne ve babasını kaybedince bir yetimhaneye gidiyor. Yetimhanede pek çok çocuk ve tabii ki de şeytani bir yetimhane müdüresi onu bekliyor. “Kuzu” Nica burada çok iyi dost olacağı Adeline ve tabii bir de hikayenin neden “kurt” olduğu asla anlaşılmayan kurdu Rigel ile tanışıyor. Yıllar sonra bir aile Nica’yı evlatlık edinmek için geliyor fakat tam Nica’yı alıp gideceklerken Rigel’ın piyano çalışından etkilenen aile Rigel’ı da evlatlık edinmeye karar veriyor. Böylece Nica ve Rigel yeni evlerine gidiyorlar ve yakında resmen kardeş olacak olmalarına rağmen aralarında daha tutkulu bir ilişki yeşermeye başlıyor.
Bu tarz bir film için konu ilgi çekici ancak daha en başta belirttiğim gibi senaryo çok yetersiz. Yani hikayenin izleyiciyi yakaladığı bir yer yok. Keşke filmi bir yarım saat daha uzun yapsalarmış ya da daha kısa sevişme sahneleri koysalarmış da biraz karakterlerin duygularının oluşumlarına şahit olsaymışız. Baş karakter Nica ve Rigel arasında neden bir gerginlik var, bu çocuk bu kızı madem seviyormuş neden bunca zaman kötü davranmış, Nica Rigel’a ne ara aşık oldu nefret etme raddesindeyken, daha önemlisi Rigel, Nica’ya ne zaman ve nasıl aşık oldu? Cevapsız sorular… Sıfır geçiş, sıfır duygu… Ayrıca Rigel, Nica’ya neden “Böcek” diye hitap ediyor ya? Böcek böcek dediğini koydunuz filme bari lakabın çıkış noktasını da koymaya zahmet edin. İlla ben tahmin mi etmek zorundayım Nica hayvanları seviyor diye “böcek” diyor herhalde diye.
Kitabı okumuş olsam filmi beğenir miydim, sanmıyorum. Her şey o kadar hızlı ve anlamsızca gerçekleşiyor ki filmde, ne romantizm ne de bir duygu yakaladım. Romanını merak ettirdi ama onu söyleyeyim. Sahnelerin içinde bize gösterilmeyen anlamlar, saklı bir şeyler olduğu, altında muhtemelen güzel bir öykü yattığı belliydi ama kitabını okumadığım için hiçbir şey oturmadı kafamda. Sanki çok duygusal çok romantik bir kurgu varmış gibi ama maalesef kitabı okumayan bu gözlerin izlediği zaman zaman çok ergence gelen, az romantizimli, neye neyin anlamının yüklendiği anlaşılmayan, saçma bir şekilde ne zaman yalnız kalsalar ya tartışan ya da dudaklarını birbirinin üstünden çekemeyen iki ergenden ibaretti. Sonunu da anlamadım. Gösterilen sahne başka, o sırada söylenen sözler başka bir şeyi anlatıyordu. Filmi beğenmedim ama kitabını okumayı düşünüyorum.